BAKİYE SÜRE ÜCRETİ
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ NEDİR VE HANGİ ŞARTLARDA VERİLİR?
Bakiye süre ücreti, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce sona ermesi halinde istenebilir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde bakiye süre ücretinin istenilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda yapılacak ilk iş akdinin belirli ya da belirsiz süreli olup olmadığının tespitidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 438. madde uyarınca; İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.
Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir.
Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.
Bakiye süre ücreti yalnızca işveren tarafından haksız fesih halinde işçi tarafından istenebilir, işveren tarafından haklı fesih halinde istenemez. İşçi haklı olarak iş akdinin sona erdirse dahi bakiye süre ücreti talep edemez.
Yargıtay 9. HD., 2012/33827 E., 2014/22876 K. ‘…Somut olayda; taraflar arasında belirli süreli iş akdi düzenlenmiş olup, ödenmeyen ücret alacakları nedeniyle davacının iş akdini feshettiği tartışmasızdır. Bu durumda davacının 818 Sayılı Borçlar Kanununun 325. maddesi uyarınca bakiye süre ücreti talep edemeyeceği ancak olayın anlatımının taraflara, hukuki nitelemenin hakime ait olduğu gözetilerek davacının aynı yasanın 345. maddesinde öngörülen tazminata hak kazanıp kazanamayacağının değerlendirilmemesi hatalıdır…’
KİMLER BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALABİLİR?
6038 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca belirli süreli iş akdi haksız yere sona erdirilen işçi bakiye süre ücreti isteyebilir.
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALACAĞI DAVASINDA İSPAT KÜLFETİ KİMDEDİR?
Bakiye süre ücreti alacağı davasında ispat yükümlülüğü işçiye aittir. Kanundan kaynaklanan ya da yazılı sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise belirli süreli iş akdini ispatlamak kolay olacaktır. Tanık beyanı ve diğer kayıtlarda ispatlama açısından kolaylık sağlayacaktır.
Taraflar arasında belirli süreli sözleşme ilişkisi olmadığını veya iş akdinin haklı olarak sona erdirildiğini ise işveren ispatlamak zorundadır.
TARAFLAR ARASINDAKİ BELİRLİ SÜRELİ İŞ AKDİ NASIL İSPATLANACAKTIR?
Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde, bakiye süre ücreti alacağı talep edilemeyeceğinden önemli olan taraflar arasında belirli süreli iş akdinin olup olmadığıdır. Her şeyden önce bu husus incelenmelidir. İş Kanunun 8. maddesi ve Yargıtay uygulamasına göre 1 yıl ve daha fazla süreli kurulan belirli süreli iş akdinin ispatı açısından yazılı delil şartı getirilmiştir.
Yargıtay 22. HD., 2015/19958 E., 2017/24680 K. ‘…Somut olayda, davacı davalıya ait işyerinde satış danışmanı olarak çalışmıştır. Davacı, davalı şirket tarafından kendisine mail yoluyla belirli süreli iş sözleşmesinin gönderildiğini, kendisinin de sözleşmeyi imzalayarak işverene verdiğini ve davalı şirkette belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını iddia etmektedir. Ancak dosyaya ibraz edilen belirli süreli iş sözleşmesi boş olduğu gibi tarafların imzası da bulunmamaktadır. Bu durumda taraflar arasında geçerli şekilde oluşturulmuş yazılı bir iş sözleşmesinin varlığından söz edilemez. İş Kanunu’nun 8. maddesine göre süresi bir yıldan fazla belirli süreli iş sözleşmesinin yazılı yapılması zorunludur. Diğer yandan davacı davalı şirkette satış danışmanı olarak çalışmış olup, taraflar arasında belirli süreli satış danışmanı sözleşmesi yapılmasında objektif herhangi bir neden yoktur. Açıklanan nedenlerle bakiye süre ücreti alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır…’
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ NASIL HESAPLANIR?
Bakiye süre ücretinin hesaplanmasından işçinin son temel brüt ücreti esas alınır. Sözleşme süresinden çalışılan süre düşüldüğü takdirde kalan süre bakiye süre olarak adlandırılır.
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALACAĞI HESAPLANIRKEN BU MİKTARDAN NELER ÇIKARILIR ?
Bakiye süre ücretinden çalışılan ya da kazanmaktan imtina edilen gelirlerin indirilmesi gerektiğinden işçinin sosyal güvenlik dosyası incelenmeli ve buna göre indirim yapılmalıdır. Bu gibi belirlemenin yapılamadığı takdirde hakkaniyet indirimi yapılarak ücret alacağı belirlenmelidir.
Yargıtay 22. HD., 2016/13073 E., 2019/11277 K. ‘…Somut olayda, Mahkemece, davacının belirli süreli iş sözleşmesinin davalı işverence süresinden önce haklı bir sebep olmaksızın 24/10/2014 tarihinde feshedildiği, davacının 18/02/2015 tarihinde başka bir işverene ait işyerinde işe girdiği gerekçesiyle, 24/10/2014-18/02/2015 tarihleri arası için (3 ay 24 gün üzerinden) bakiye süre ücreti 6.840,00 TL tutarında hesaplanmış; karar gerekçesinde gerekli indirimlerin dikkate alındığından bahisle 6.840,00 TL’ye hükmedilmesinin yeterli olduğu ifade edilmiştir. Ancak, benimsenen söz konusu hesap yöntemi hatalıdır. Diğer taraftan indirim noktasında gerekli araştırma da yapılmamıştır.
Öncelikle; şu hususa dikkat edilmelidir ki, bakiye süre; fesih tarihi ile iş sözleşmesinin kararlaştırılan yürürlük bitiş tarihi arasındaki süredir. Mahkemece bakiye süre belirlendikten sonra, bu süre içerisinde davalı işverence ödenmesi gereken toplam ücret miktarı hesaplanmalıdır. Davacının bakiye süre içerisinde bir kısım tarih aralıklarında başka işverene ait işyerinde çalışması olduğu anlaşılmakla, çalıştığı dava dışı işveren ya da işverenlere yazı yazılarak, davacıya ödenmiş ücretlere ilişkin bordro ve sair belgeler istenilmeli, işçinin başka bir işten elde ettiği gelirler tespit edilmelidir. Ayrıca başka işverene ait işyerinde çalışmadığı tarihler bakımından ise iş arayıp aramadığı araştırmalıdır. Sözleşmenin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar olup olmadığı, bakiye süre içerisinde bilerek elde etmekten kaçındığı gelirin bulunup bulunmadığı yönleri de değerlendirilmelidir.
Yapılacak araştırma neticeleriyle birlikte tüm dosya kapsamı yeniden incelenerek, bakiye süreye ilişkin ödenmesi gereken toplam ücret miktarından, 6098 sayılı Kanun’un 438/2. maddesi hükmüne göre gerekli indirimlerin yapılması, ayrıca davacıya ödenmiş ihbar tazminatı miktarının da mahsup edilmesi suretiyle sonuca ulaşılmalıdır…’
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALACAĞINDAN VERGİ VE BENZERİ AD ALTINDA KESİNTİ YAPILABİLİR Mİ?
Bakiye süre ücretinden gelir vergisi ve damga vergisi kesintileri yapılmalıdır.
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALACAĞI İLE İHBAR TAZMİNATI BİRLİKTE İSTENİLEBİLİR Mİ?
Belirli süreli iş sözleşmelerinde ihbar tazminatı ödenmesi mümkün olmadığından bakiye süre ücretine ilişkin alacak davasından önce ihbar tazminatı ödenmiş ise bu miktarın hesaplanan ücret alacağından indirilmesi gerekir.
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALACAĞINA FAİZ İSTENİLEBİLİR Mİ?
Bakiye süre ücretine hak kazanıldığı takdirde yasal faiz istenilmesi mümkündür. Bu durumda işverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda taleple bağlılık ilkesi gereği temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekir.
Kısmi dava olarak açılmış ve temerrüt yok ise dava veya ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmelidir.
Belirsiz alacak davası açılabildiği hallerde ise dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemiş ise davanın açıldığı tarihten itibaren faiz uygulanması gerekir
Fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesi mümkün değildir.
BAKİYE SÜRE ÜCRETİ ALACAĞI NE KADAR SÜREDE ZAMANAŞIMINA UĞRAR?
Bakiye süre ücretine ilişkin alacak talepleri, hakkın doğumundan itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıç tarihi fesih tarihidir.
7036 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle bakiye süre ücreti alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olacağı düzenlenmediğinden bu süreden sonra açılan davalarda da zamanaşımı 10 yıl olarak uygulanmalıdır.