NÜFUS KAYITLARININ İPTALİ DAVASI
KAHRAMANMARAŞ AVUKAT / NÜFUS DAVALARI
NÜFUS KAYDININ İPTALİ DAVASI NEDİR?
Nüfus kayıtlarının tutarlı ve gerçeğe uygun olması esastır. Bu nedenle kayıtların yanlış tutulduğunun tespiti halinde nüfus kaydının iptali davasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kayıtların iptali için ilgililerin dava açmaları zaruri olup idari başvuru yolu ile kaydın iptali mümkün değildir.
Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca ‘Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir’.
Bu davalarda davacı, kaydın iptalini isteyen kişiler ile resmi dairenin talebi üzerine Cumhuriyet Savcılarıdır.
Nüfus kayıtlarının iptali davaları uygulamada iki türlü karşımıza çıkmaktadır. Birincisi olmayan kaydın varmış gibi tutulması, ikincisi ise mükerrer kayıt tutulması halidir.
Nüfus kaydının iptaline ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık dahil her türlü delile başvurulabilir. Bu davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan hakim de re’sen delil toplayabilir.
Kaydın iptaline ilişkin davalar nüfus müdürü veya görevlendireceği memur huzurunda görülür. İlgili nüfus müdürlüklerine tebligat çıkarılmadan ya da memur huzurunda dava görülmeden karar verilmesi bozma nedenidir.
Dava neticesinde verilen karara karşı nüfus müdürlükleri ve davacılar her türlü kanun yoluna başvurmaya yetkilidir.
Vekilin vekaletnamesinde nüfus kaydının iptaline ilişkin özel yetkisinin bulunması gerekir. Genel yetkili vekaletname ile dava açılması halinde bu eksikliğin giderilmesi için süre verilmelidir.
+Yargıtay 8. HD., 2017/6955 E., 2018/1811 K. ‘…Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu; nüfus kaydının iptali istenilen …, 07.09.1952 doğumlu, ve … ile … kızı olarak beyan üzerine 08.08.1956 tarihinde nüfusa tescil edildiği, babası … İle birlikte 1988 tarihindeki nüfus yer değiştirme tutanağında ismi karşısında imzası bulunduğu, bunun dışında nüfus kaydında herhangi bir işlem mevcut olmadığı gibi dinlenen her üç davacı tanığı da, davacının …adında bir kardeşinin olmadığını ve böyle bir kişinin doğmadığını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Mahkemece, … adında birisinin dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere gerçekte olmadığı halde çeşitli saiklerle nüfusa tescil edildiği yönündeki iddia ile ilgili olarak; … adında birilerinin gerçekte var olup olmadığının tespiti açısından nüfusa tesciline dayanak bildirimde isimleri bulunan kişilerin yaşamaları halinde tanık sıfatıyla beyanlarının alınması, bu hususta ayrıntılı olarak doğum tarihi de dikkate alınarak kolluk araştırması yaptırılması, milli eğitim müdürlüğü, tapu müdürlüğü, sosyal güvenlik kurumu, vergi dairesi, emniyet müdürlüğü ve nüfus müdürlüğüne müzekkereler yazılması, yer değiştirme tutanağında mevcut imzaların ilk bakışta benzer oldukları da dikkate alınarak bu imzaların aynı el ürünü olup olmadığı hususunda da rapor alınıp, toplanacak diğer deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…’
+Yargıtay 8. HD., 2017/10379 E., 2017/6215 K. ‘…Mahkemece, dosya kapsamı ile davalının ikrarı ve doğum tutanağının sözlü beyana göre düzenlendiği gözetilerek, ayrıca…. incelemesi yapılmadan, davacının kendisi yönünden davanın kabulüne, eşi yönünden açmış olduğu davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu dikkate alınarak somut olayda Mahkemece salt taraf beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili …. testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir…’
+Yargıtay 8. HD., 2018/15639 E., 2020/2392 K. ‘…Dava dilekçesindeki anlatım ile aşamalardaki beyanlarla birlikte değerlendirildiğinde davada birden fazla istem olup ilki; Suriye vatandaşı olan davacının Türk vatandaşı olan Osman ve Rahime kızı olduğu; ikincisi ise nüfus kayıtlarında Osman ve Rahime kızı olan davalının ise adı geçenlerin çocuğu olmadığının tespiti ile nüfus kayıtlarının gerçek duruma uygun olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106.maddesinde, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, Türk Medeni Kanunu’nun 30. maddesinin 2. fıkrasında ise, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durumun her türlü kayıtla ispat edileceği, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36.maddesinin 1/c bendine göre ise tespit davalarının, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil edeceği hükmünü içermektedir.
Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve nüfus kayıtlarına yönelik tespit davaları kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakim istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği sonuçlara göre karar vermek zorundadır. Verilen karar ile davacının Türk Vatandaşı olması durumu oluşacağından bu iddia ile ilgili olarak, DNA incelemesi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece verilecek tespit kararı ile vatandaşlık alma durumu yanında Türk Vatandaşı olan Osman ile Rahime’nin mirasçısı olma, davalının ise bu kişilerin mirasçısı olma sıfatını kaybetme durumu da söz konusudur. Dolayısı ile verilecek karar ile salt vatandaşlık alma durumunun söz konusu olmadığı, davacının böyle bir dava açmakta hukuki yararının da olduğu açık olduğundan, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu gözetilerek, davanın yukarıda açıklanan nitelemesine uygun olarak nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve nüfus kayıtlarına yönelik tespit davaları için kabul edilen ilkeler doğrultusunda karar vermek olmalıdır…’
NÜFUS KAYDININ İPTALİ DAVALARINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
Bu davalarda her türlü delil değerlendirilebilmekle birlikte genellikle tanık beyanları üzerinden hüküm kurulmaktadır.
Uygulamada en çok rastlanılan durum ise kadınların bekar olan kaydı kapatılmadan, evlenerek gittiği hanede ikinci bir kaydın açılması durumudur. Bu durumda mükerrer kaydın iptali gerekir.
Aynı kişiye ilişkin mükerrer kayıt halinde öncelikle yapılması gereken kayıtlarda belirtilen kişilerin aynı kişiler olup olmadığını tespit etmektedir. Aynı kişiler olduğu tespit edilmeden doğrudan kaydın iptali yoluna gidilmemelidir.
Cumhuriyet savcısı talep olmadan re’sen kaydın iptali yoluna gidemez.
Mükerrer kayıt halinde önemli olan sonraki kaydın iptal edilmesi olmakla birlikte, sonraki kayıt yıllardır işlem görmüş ve ilk kayıt işlem görmemiş ise bu durumda ilk kaydın iptali gerekir.
MÜKKERRER KAYIT HALİNDE YAPILMALIDIR?
Nüfus kütüklerinin doğru bir şekilde tutulması ve gerçeğe uygun bulunması hususu kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Bu nedenle mükerrer kayıt bulunduğu iddia edilen olayda, bir şahsın kütüklere iki kere kayıt edilmesi nedeniyle ilgililer tarafından ya da ilgili müdürlüğün talebi üzerine Cumhuriyet Savcılığı tarafından kaydın iptali istenilmelidir.
Görülmekte olan davada mükerrer kaydın varlığı halinde bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan hakim tarafından re’sen iptali yoluna gidilmelidir.
+Antalya BAM 1. HD., 2016/23 E., 2016/25 K. ‘..Gerek Kanundaki düzenleme ve gerekse Yargıtay’ın Yerleşik uygulamaları doğrultusunda; 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinde nüfus kayıtlarının düzeltilmesine dair davaların, düzeltmeyi isteyen şahıslarla resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından, ilgilinin yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Bundan ayrı olarak Cumhuriyet Savcılarının yürütmekte oldukları soruşturmalar sebebiyle mağdur veya şüphelilerin hukuki durumlarının açıklığa kavuşturulması bakımından da dava açma imkanları bulunmaktadır. Bu nedenlerle yerel mahkemenin bu dava da Cumhuriyet Savcısı’nın hukuki menfaati ve aktif dava ehliyeti bulunmadığı yönündeki tespitine katılınmamıştır.
Davada, esasa ilişkin olarak da mükerrer kaydın iptali davalarında mahkemece esas kayıt ile mükerrer kaydın, nüfusa tesciline dayanak olan belgelerin, doğum tutanaklarının celp edilerek, imkan bulunduğu ölçüde doğum tutanağı mümziilerinin ve tanıkların resen dinlenmesi yoluna gidilmesi; Ayrıca mükerrer olduğu iddia edilen kaydın gerek ilgilinin nüfusa kayıtlı olduğu yer mahallinde gerekse yerleşim yeri mahallinde zabıtaca araştırılması da gerekmektedir.
Yerel mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da yerinde görülmemiştir…’
+Yargıtay 8. HD., 2017/6955 E., 2018/1811 K. ‘…Dava, nüfus kütüğündeki mükerrer kaydın iptali istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 7. maddesine göre, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir. Bu duruma göre bir kimsenin nüfus kütüğüne birden fazla kaydedilmesi mümkün bulunmadığından, mükerrer olan kaydın iptaline karar verilmelidir. Kamu düzenini ilgilendiren böyle bir davada kayıtlardan hangisinin iptal edileceği hususunda davacının tercihine bakılmaz.
Buna göre mahkemece, Kaya ve …’den olma 06.07.1963 doğumlu … ile … ve …’den olma 20.08.1963 doğumlu … Sağlam’a ait nüfus aile kayıtları ile nüfusa tescillerine dayanak doğum tutanaklarının okunaklı suretlerinin getirtilip ne şekilde nüfusa kaydedildiklerinin araştırılması, varsa doğum tutanağı tanıklarının mümkünse aynı oturumda dinlenmeleri, yine her iki kişinin kimlik bilgileri ayrı ayrı yazılarak; sosyal güvenlik kurumu, vergi dairesi, tapu müdürlüğü, seçim kurulu, belediye başkanlığı, GSM operatörlerinden sorularak toplanacak diğer delillerle birlikte istemin değerlendirilmesi…’
NÜFUS KAYDININ İPTALİ DAVALARINDA ZAMANAŞIMI NE KADAR?
Nüfus kaydının iptali davaları zamanaşımına tabi değildir. Bu nedenle her zaman açılabilir.
NÜFUS KAYDININ İPTALİ DAVALARINDA DAVACI VE DAVALI KİMLERDİR?
Nüfus kaydının iptali davalarında davacı, kaydın iptal edilmesinde hak sahibi olan kişiler veya ilgili dairenin talebi üzerine Cumhuriyet Savcılarıdır.
Davalı da aynı şekilde, nüfus müdürlüğüdür. Cumhuriyet Savcıları tarafından açılan davalarda ise davalı ilgili kişidir.
NÜFUS KAYDININ İPTALİ DAVALARINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR?
Mahkemelerin görevi dava konusuna göre belirlenir. Nüfus kayıtlarının iptaline ilişkin davalardan doğan her türlü uyuşmazlıklarda genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Davacının yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir.