MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVALARI
KAHRAMANMARAŞ AVUKAT / GAYRİMENKUL HUKUKU
MUHDESAT NEDİR?
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, bir arazi üzerindeki kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçlara muhdesat denir.
Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesatın aidiyeti davası açılamaz.
+Yargıtay 8. HD., 2016/11940 E., 2020/1629 K. ‘…Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen, tel çit ve demir kapı taşınmazın bütünleyici parçası veya kalıcı nitelikte yapı olmayıp, muhdesat niteliğinde değildir. Tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek kabule karar verilmesi isabetsizdir…’
MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASI NEDEN AÇILMAKTADIR?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, taşınmaz üzerindeki muhdesatların kime ait olduğuna ilişkin ihtilafları çözüme kavuşturan dava türüdür. Taşınmaz pay sahipleri arasında buna ilişkin bir ihtilaf yok ise bu davanın açılmasına gerek yoktur. Ancak pay sahipleri arasında ihtilaf var ise ya da muhdesat pay sahipleri dışında 3. kişilere ait ise ve pay sahipleri tarafından ihtilaf yaratılmasa bile bu davanın açılması gerekmektedir.
+Yargıtay 8. HD., 2016/16386 E., 2020/4090 K. ‘…Paydaşlığın (Ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (Muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (Ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (Muhdesat) arzın paydaşlarına (Ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir…’
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK mad. 106/2.) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmelidir.
Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
+Yargıtay 8. HD., 2016/13090 E., 2020/2096 K. ‘…Somut olayda, yukarıdaki ilkeler uyarınca derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması veya kamulaştırma işlemi bulunmadığına göre davacının muhdesatın tespiti istemi bakımından hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır…’
MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?
Derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması veya kamulaştırma işlemi bulunması halinde muhdesat sahibi her zaman muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin dava açabilir. Bu nedenle zamanaşımı süresinden bahsedilemez.
MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVALARINDA DAVACI VE DAVALI KİMLERDİR?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında davacı, muhdesatın kendisine ait olduğunu iddia edendir.
Davalı ise, dava konusu muhdesatın davacıya ait olduğunu kabul etmeyen tüm tapu kayıt malikleridir. Muhdesatın davacıya ait olduğunu ikrar eden kayıt malikleri aleyhine muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılamaz. Açıldığı takdirde hukuki yarar yokluğundan reddedilir.
MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR?
Mahkemelerin görevi dava konusuna göre belirlenir. Muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Davaya konu muhdesatın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.