MUVAZAA DAVALARI
KAHRAMANMARAŞ AVUKAT / GAYRİMENKUL HUKUKU
MUVAZAA NEDİR?
Bir sözleşme, tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun iradelerinin birleşmesi ile oluşur. Kural olarak irade ile beyanın birbirine uygun olması gerekir. Ancak kimi durumlarda beyan ile irade birbirine uygun düşmeyebilir. Bu durum isteyerek yapılabileceği gibi istemeden de olabilir. İşte tarafların isteyerek, bilerek iradeleri ile beyanları arasında uygunsuzluk yaratmaları halinde buna muvazaa denir.
MUVAZAA TÜRLERİ NELERDİR?
Muvazaa iki türlüdür. Bunlar; mutlak ve nispi muvazaadır.
Mutlak muvazaa, tarafların bir sözleşme yapmak istemedikleri halde, üçüncü kişileri aldatmak maksadı ile aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan görünüşte bir sözleşme yapmaları halidir. Kiracısını çıkarmak isteyen mal sahibinin taşınmazını bir başkasına temlik etmesi, alacaklıdan kurtulmak isteyen borçlunun mallarını bir başka kişiye devretmesi mutlak muvazaaya örnek gösterilebilir.
Nispi muvazaa, mutlak muvazaadan farklı olarak taraflar bir sözleşme yapmakta ancak yapmak istedikleri sözleşmeyi açıkça yapmamakta, gerçek iradelerine uymayan görünüşte yaptıkları bir başka sözleşme ile gizlemektedirler. Taşınmazını bağışlayan kişinin karşı taraf ile anlaşarak satış sözleşmesi yapılması, paydaşın önalım hakkının kullanılmasını önlemek için taşınmazı gerçekte satmasına rağmen trampa ya da hibe sözleşmesi yapılması nispi muvazaaya örnek gösterilebilir.
MUVAZAA SÖZLEŞMESİ NASIL YAPILIR?
Muvazaa sözleşmesinde şekil koşulu aranmaz. Yazılı veya sözlü yapılması mümkündür. Görünüşteki sözleşme şekle bağlı olsa dahi muvazaa sözleşmesinin yazılı veya resmi şekilde yapılması gerekmez.
Muvazaa sözleşmesinin görünüşteki sözleşme ile aynı anda veya ondan önce yapılması şarttır.
MUVAZAALI İŞLEMLER NEDEN YAPILMAKTADIR?
Muvazaa sözleşmesinin amacı başkalarını aldatmaktır. İrade ve beyan arasında bilerek yapılan uygunsuzluğun amacı başka bir görünüş yaratmak suretiyle üçüncü kişileri aldatmaktır.
Kısacası, tarafların üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacak bir sözleşme yaparlar. Yani hem görünürde bir sözleşme hem de gizli bir sözleşme mevcuttur.
MUVAZAALI İŞLEMLERİN KONUSU NELERDİR?
Devredilebilir nitelikteki tüm haklar muvazaalı işleme konu olabilmektedir. Uygulamada muvazaalı işlemlerin konusu genellikle taşınır ve taşınmazlardan oluşmaktadır.
MUVAZAALI İŞLEMLERİN HÜKÜM VE SONUÇLARI NELERDİR?
Görünüşteki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uygun olmadığından geçersizdir. Bu sözleşmeler tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından yapıldıkları andan itibaren hükümsüzdür.
Muvazaalı sözleşme nedeniyle taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğmaz. Bu sözleşmeye bağlı cezai şart, kefalet gibi feri sözleşmelerde geçersizdir.
Muvazaaya dayalı dava açmak veya açılmış davada muvazaayı ileri sürmek bir süreye bağlı değildir.
Muvazaa iddiasıyla açılan bir dava hakim kendiliğinden delil toplayabilir. Muvazaa iddiasının olmağı davada ise hakimin re’sen delil toplama yetkisi bulunmamaktadır.
MUVAZAALI SÖZLEŞME BELİRLİ BİR SÜRE SONRA GEÇERLİ HALE GELİR Mİ?
Muvazaa nedeniyle hükümsüz olan bir sözleşme, aradan belirli bir süre geçmesiyle, muvazaa sebebinin ortadan kalkmasıyla, tarafların icazetiyle veya tarafların sözleşmenin hükümlerini yerine getirmesiyle geçerli hale gelmez.
Taraflar muvazaalı sözleşmenin geçerli olmasını istiyorlarsa yeni bir sözleşme yapmak zorundadırlar.
MUVAZAALI İŞLEMLER NASIL İSPATLANIR?
Yazılı sözleşmenin tarafları muvazaa iddialarını yazılı kanıtla ispat etmek zorundadır. Üçüncü şahıslar ise muvazaa anlaşmasının dışında kalan, muvazaa anlaşmasına katılmayanlardır. Muvazaa anlaşması taraflar arasında gizli olarak yapılmaktadır. Bu nedenle üçüncü kişilerin muvazaa anlaşmasını ele geçirmeleri veya sözleşmenin taraflarını bağlayacak başka bir yazılı belge bulmaları çok zordur. İşte bu nedenle uygulamada ve öğretide üçüncü şahısların muvazaa iddialarını her türlü delil ile ispat edebileceği kabul edilmektedir.
MUVAZAALI İŞLEMLERDE ZAMANAŞIMI NE KADAR?
Muvazaaya dayalı dava açmak veya açılmış bir davada muvazaayı ileri sürmek bir süreye bağlı değildir. Muvazaanın ileri sürülmesi zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi değildir. Bu yapılan işlemlerin hükümsüz olmasının sonucudur.
MUVAZAA DAVALARINDA DAVACI VE DAVALI KİMLERDİR?
Muvazaa davalarında davacı hukuki yararı bulunan kişiler, davalı ise muvazaalı işlemin tarafı olan devreden ve devralandır.
MUVAZAALI İŞLEMLERE KARŞI 3. KİŞİLER DAVA AÇABİLİR Mİ?
3. kişilerin alacaklarını tahsil etmesini engellemek adına yapılan muvazaalı işlemlere çok fazla rastlanılmaktadır. Bu durumda yapılan işlemin muvazaalı olması halinde hukuki yararı bulunan 3. kişiler dava açıp işlemi iptal ettirebilir.
+Yargıtay HGK., 1997/4-332 E., 1997/520 K. ‘…Muvazaalı temlik nedeniyle hakları zedelenen üçüncü kişiler de muvazaa nedeniyle dava açabilirler. Ancak üçüncü kişinin öncelikle muvazaalı temlik yapanda bir alacağının bulunduğu ve bunu önlemek için temlik yapıldığını ispat etmesi gerekir…’
MUVAAZA DAVALARINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR?
Mahkemelerin görevi dava konusuna göre belirlenir. İnançlı işlem, namı müstear, İİK 227 ve devamı maddelerine göre açılan sözleşmenin iptali ve muris muvazaası gibi davalarda genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Taşınmazlara ilişkin davalarda taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Taşınmazlara ilişkin yetki kuralı kamu düzeninden olup, mahkemece re’sen dikkate alınır. Diğer davalarda ise genel yetkili mahkemeler yetkilidir.