VELAYET DAVALARI
Velayet Nedir?
Velayetin birden fazla anlamı olmakla birlikte hukuki anlamda kullanılan bir işin sorumluluğunu üstüne almaktır. Velayet hakkına sahip olan kişiye ise veli denir.
Kimler velayet altına alınır?
Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Hakim, vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.
Çocuğun velayet hakkı kime aittir?
Anne ve babası evli ise evlilik devam ettiği sürece velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.
Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir
Anne ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre vasi atar veya velayeti babaya verir.
+Yargıtay 2. HD., 2020/339 E., 2020/1775 K. ‘…Mahkemece küçük Medine Yaşar Kalaycının velayetinin küçüğün babaannesi olduğu anlaşılan …’a verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı anne tarafından velayet kararına yönelik temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere TMK’nun 336. maddesi gereğince “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.” sözü edilen yasal düzenlemeye göre velayet hakkı münhasıran anne veya babaya tanınan bir hak olup evlat edinme hariç ana-baba dışında hiç kimseye tevdi olunamaz. Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun menfaatidir ve bu düzenlemede ana ve baba ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir (TMK m.349). Bu durumda mahkemece yapılacak iş; çocuğun bedeni ve fikri gelişimi açısından velayetin kaldırılması ve vasi atanması şartlarının bulunup, bulunmadığı konusunda tarafların ve müşterek çocuğun yaşadıkları ortam ve sosyal çevre de görülmek suretiyle uzman görüşü alınarak delillerin birlikte değerlendirilip sonuca karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…’
Velayet hakkı neleri kapsar?
Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar. Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar. Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terk edemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Çocuğun adını ana ve babası koyar.
Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâkî ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar. Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel engelli olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve meslekî bir eğitim sağlarlar.
Çocuğun dinî eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir. Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir. Ergin, dinini seçmekte özgürdür.
Ana ve baba, velâyetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.
Velayet hakkı neleri kapsar?
Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hâllerde velâyetin kaldırılmasına karar verir:
1-Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
2-Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.
Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.
Kararda aksi belirtilmedikçe velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.
Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder. Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler devletçe karşılanır.
Durumun değişmesi halinde çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir. Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hâkim, re’sen ya da ana veya babanın istemi üzerine velâyeti geri verir.
Velayet hakkı kendisine verilmeyen taraf ile kurulan kişisel ilişki kurulması kararı sonradan kaldırılabilir veya değiştirilebilir mi?
Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer, ana ve baba bu haklarını kanunda öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlarsa veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.
+Yargıtay 2. HD., 2020/1370 E., 2020/2447 K. ‘…Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, tarafların Adana 4. Aile Mahkemesinin 2015/787 esas-2016/103 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, bu kararın 18.03.2016 tarihinde kesinleştiği, davacı babanın Adana ilinde, davalı annenin ise boşandıktan sonra Aydın ilinde yaşamaya başladığı, davalı annenin ortak çocuğu kurulan kişisel ilişki nedeniyle 15.07.2016 tarihinde aldığı, 31/07/2016 tarihinde davacı babaya teslim etmesi gerekirken teslim etmeyerek sakladığı, bunun üzerine davacı babanın birçok kez ortak çocuğu teslim almak için icra memurları ile birlikte davalının yaşadığı eve gittiği ancak ortak çocuğu teslim alamadığı, sonrasında idari ve adli makamlara başvurduğu, maddi ve manevi çaba sarfettiği, son olarak dava devam ederken 01.08.2017 tarihinde yeniden birden fazla polis nezaretinde icra memurları ile birlikte davalı kadının yaşadığı mahalleye girebildikleri, ortak çocuğu komşunun evinde davalı kadının kız kardeşi tarafından gizlenmiş olarak buldukları, davalı kadının bu eylemleri nedeni ile Aydın 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/947 esas – 2017/283 karar sayılı dosyasında çocuğu alıkoyma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik kararının 27/04/2017 tarihinde kesinleştiği, davalı anne yanında alıkonulduğu bir yıllık süre zarfında o tarihte henüz beş yaşında olan ortak çocuğun terör örgütü sempatizanlığını çağrıştırır şekildeki fotoğraflarının uygunsuz ifadelerle sosyal medyaya davalı anne ve yakınları tarafından yüklenildiği, ortak çocuğun davacı baba yanına geldikten sonra ilk derece mahkemesince aldırılan sosyal inceleme raporunda da belirtildiği gibi, korkmuş olduğu, sürekli ağladığı, kapının arkasına saklandığı, bu nedenlerle davalı annenin velayetin değiştirilmesi davası açma hakkını kullanmak yerine kişisel ilişkiden kaynaklanan haklarını amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullandığı, bu durumun tanık beyanları ve ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğu, yine davalı anne yanında bulunduğu süre zarfında ortak çocuğu gizlemek için dışarı çıkarmadıkları, tüm bu yaşananlar sonucu ortak çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin tehlikeye girdiği anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, ortak çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasının değişen koşullara göre her zaman yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak ortak çocuk ile davalı anne arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararı doğrultusunda şu aşamada kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir…’
Velayet hakkına sahip ana veya babanın başka biriyle evlenmesi halinde velayet sona erer mi?
Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak çocuğun menfaati gerektirdiğinde velâyet sahibi değiştirilebileceği gibi durum ve koşullara göre velâyet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.
Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi davalarına karşı temyiz yoluna gidilebilir mi?
Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi kararlarına karşı istinaf yolu açık olmakla birlikte temyiz yolu kapalıdır. Bu nedenle temyiz edilmesi mümkün değildir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesine yönelik açılan davalar ise bağımsız olarak açılırsa bu davalarda verilen kararlara karşı temyiz yolu açıktır.
+Yargıtay 2. HD., 2019/7917 E., 2020/298 K. ‘…Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m.362/1-ç maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar temyiz kanun yoluna başvurulamayacak olan kararlardandır. HMK’nın 382/2-b-13. maddesinde “Velayetin kaldırılması, velayetin eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi ve kaldırılan velayetin geri verilmesi” işleri çekişmesiz yargı işleri arasında sıralanmıştır. Bu itibarla, davalı-davacının temyiz yolu kapalı olan velayetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir…’
+Yargıtay 2. HD., 2019/7366 E., 2019/11496 K. ‘…Velayetin tedbiren düzenlenmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 362/2-b-13). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (HMK m. 362/1-ç). Kişisel ilişkinin düzenlenmesine yönelik açılan davalar ise, bağımsız olarak açılırsa bu davalarda verilen kararlara karşı temyiz yolu açıktır. Somut olayda; davalı ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki, velayetin tedbiren düzenlenmesi davası sonucu kurulmuş olup açılan davanın ferisi niteliğindedir. Bu nedenle davalı ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki yönünden de karar kesin olup bu karara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Açıklanan sebeple davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir…’
Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin davalarda davacı ve davalı kimlerdir?
Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin davalarda davacı, velayetin kendisine verilmesini isteyen kişidir.
Davalı ise velayet hakkı kendisine verilmiş olan kişidir.
Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin davalar hangi mahkemelerde açılır?
Velayetin değiştirilmesi davası Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Aile Mahkemeleri kurulmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli mahkemedir. Yetkili mahkeme ise HMK’ya göre genel yetkili mahkemelerdir. Bu davalarda yetki kamu düzeninden olmayıp yetki itirazı ilk itiraz olarak ileri sürülmelidir.