GAİPLİK KARARI VERİLMESİNE İLİŞKİN DAVALAR

KAHRAMANMARAŞ AVUKAT / NÜFUS DAVALARI

GAİPLİK NEDİR VE ŞARTLARI NELERDİR?

Gaiplik, kişinin ölümüne kesin gözle bakılmamasına rağmen kişinin ölü olduğuna ilişkin kuvvetli şüphelere kanunen sonuç bağlanması halidir.

Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca ‘Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.’

Kanun maddesi uyarınca iki halde gaiplik kararı verilebilmektedir. Birincisi ölüm tehlikesi içinde kaybolma, ikincisi ise kendisinden uzun süre haber alınamama halidir.

Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.

Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır. Bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır. Mahkeme ayrıca nüfus müdürlüğü, kolluk ve ilgili diğer kurumlardan araştırma yapmalıdır.

Gaipliğine karar verilecek kişi, ilan süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer. İlandan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. İkinci bir ilan yapılmadan gaiplik kararı verilemez.

Gaiplik kararı, ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.

+Yargıtay 18. HD., 2015/10885 E., 2016/6792 K. ‘…Dava konusu olayda, mahkemece 836 ada 10 parsel sayılı taşınmazın hissedarları olan …, …, … ve …’in gaipliğine karar verilmiş ise de, gaipliğine karar verilen kişilerin nüfus kayıtlarından ayrıntılı araştırılıp ölü mü sağ mı oldukları, bu kişilerden en son haber alma tarihi tespit edilmemiştir. Bu itibarla, gaiplikleri istenilen …, …, … ve …’in nüfus kayıtları getirtilerek açık kimlik bilgileri, ölü mü sağ mı oldukları tespit edilip gerekli araştırma yapılarak en son haberin alındığı tarih belirlenip bu tarihin karar yerinde açıkça gösterilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile infazda tereddütlere neden olacak şekilde yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir…’

+Yargıtay 18. HD., 2015/22777 E., 2016/2959 K. ‘…Türk Medeni Kanununun 32.maddesinde “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, ..l İli … İlçesi …Mahallesinde bulunan 1774 ada 10 parsel sayılı taşınmazda hakkında gaiplik kararı verilmesi istenilen…’un ½ şer hisse ile malik oldukları, mahkemece bu kişiler hakkında nüfus müdürlüğü ve ilgili kurumlardan herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenilen … hakkında nüfus kayıtlarının ve buna ilişkin belgelerin kolluk, nüfus müdürlüğü ve ilgili kurumlardan araştırıldıktan sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması…’

GAİPLİK KARARININ MİRAS HUKUKUNA ETKİSİ NELERDİR?

Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin mirasçıları veya mirasında hak sahibi olan kişiler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden önce bu malları ileride ortaya çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilişkin güvence göstermek zorundadırlar.

Bu güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda onbeş yıl ve her hâlde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir.

Beş yıl, tereke mallarının tesliminden; onbeş yıl, son haber tarihinden başlayarak hesaplanır.

Gaip ortaya çıkarsa veya üstün hak sahibi olduklarını ileri sürenler bu sıfatlarını ispat ederlerse, tereke mallarını teslim almış olanlar, aldıkları malları zilyetlik kuralları uyarınca geri vermekle yükümlüdürler.

İyiniyetli olanların üstün hak sahiplerine geri verme yükümlülükleri, miras sebebiyle istihkak davasına ilişkin zamanaşımı süresine tâbidir.

Ortada bulunmayan ve mirasın açıldığı anda sağ olup olmadığı ispat edilemeyen mirasçının miras payı resmen yönetilir.

Mirasın açıldığı anda ortada bulunmayanın sağ olmaması hâlinde onun miras payı kendilerine kalacak olanlar, gaipliğe ilişkin sürelere ve usule uyarak o kimsenin gaipliğine karar verilmesini ve miras payının kendilerine teslimini isteyebilirler.

Miras payının teslimi, gaipliğine karar verilen kimsenin mirasının mirasçılara teslimine ilişkin kurallara tâbidir.

Gaibin mirasçıları tereke mallarını teslim aldıktan sonra gaibe bir miras düşerse, ona düşen miras payı gaiplik sebebiyle kendilerine kalacak olanlar, ayrıca bir gaiplik kararı almak zorunda kalmaksızın bu miras payının teslimini isteyebilirler.

Gaibe düşen miras payını teslim alanların elde ettikleri gaiplik kararına, aynı şekilde gaibin mirasçıları da dayanabilirler.

Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin, malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.

Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer.

Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.

GAİPLİK KARARINDAN SONRA EVLİLİK SONA ERER Mİ?

Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin evliliği tek başına gaiplik kararı verilmesi ile sona ermez. Evliliğin sona ermesi için eşin gaiplik başvurusu ile birlikte ya da ayrıca açacağı dava ile evliliğin feshini talep etmesi gerekir.

GAİPLİK KARARI VERİLMESİNE İLİŞKİN DAVALARDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

  • Cumhuriyet Savcısın gaiplik davası açma yetkisi bulunmamaktadır.
  • Mutlak surette ikinci ilan yapılmalıdır. İkinci ilan yapılmadan gaiplik kararı verilmemelidir.
  • Ölmüş kişi hakkında gaiplik kararı verilemez.
  • Gaiplik kararı verilen kişi hakkında uzun zamandır haber alınamamakla birlikte ölümü hakkında kuvvetli şüpheler bulunmalıdır.
  • Davanın nüfus ya da hazineye yöneltilmesi mümkün değildir. Dava hasımsız açılmalıdır.

DAHA ÖNCE VERİLEN RED KARARINDAN SONRA YENİDEN GAİPLİK DAVASI AÇILABİLİR Mİ?

Gaipliğe ilişkin davalar çekişmesiz yargı işlerinden olup çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Bu nedenle durum ve şartlarda değişiklik halinde daha önceki dava reddedilmiş olsa bile, şartların varlığı halinde yeniden dava açılması mümkündür.

+Yargıtay 18. HD., 2015/8095 E., 2016/3589 K. ‘…Davacı, vesayet altında bulunan 1955 doğumlu kardeşi… 2004 yılından beri haber alınamadığını ileri sürerek gaipliğine karar verilmesini istemiş, mahkemece, davacı tarafından daha önce aynı taleple Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde gaiplik davası açıldığı, davanın 2010/152 esas 2012/465 sayılı karar ile “ölümü hakkında kuvvetli olasılığın bulunmadığı” gerekçesiyle reddine karar verildiği, bu kararında kesin hüküm oluşturduğu belirtilerek dava bu sebeple reddedilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 32.maddesine dayanan gaipliğe ilişkin davalar çekişmesiz yargı işlerinden olup (HMK m. 382/2-a-4) çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. (HMK m. 388) Durum ve şartlarda değişiklik halinde daha önceki istek reddedilmiş olsa bile, şartlarının varlığı halinde yeniden karar verilmesi imkan dâhilindedir. Bu bakımdan davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru değil ise de davacı, ilgilinin ölümü hakkında kuvvetli olasılık bulunduğuna ilişkin yeni bir delil getirmediğine göre davanın reddi bu sebeple sonucu bakımından doğru olup gerekçe açıklanan şekilde değiştirilmek suretiyle sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA…’

GAİPLİK KARARI VERİLMESİNE İLİŞKİN DAVALARDA ZAMANAŞIMI NE KADAR?

Bu davalar zamanaşımına tabi değildir. Bu nedenle her zaman açılabilir.

GAİPLİK KARARI VERİLMESİNE İLİŞKİN DAVALARDA DAVACI VE DAVALI KİMLERDİR?

Gaiplik kararı verilmesine ilişkin davalarda davacı, hakları ölüme bağlı olan kişilerdir. Bunlar mirasçılar, eş, lehine vasiyetname düzenlenen kişiler olarak çoğaltılabilir.  

Dava hasımsız açıldığından davalı yoktur.

GAİPLİK KARARI VERİLMESİNE İLİŞKİN DAVALARDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR?

Mahkemelerin görevi dava konusuna göre belirlenir. Gaiplik kararı alınmasına ilişkin davalardan doğan uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir.

Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.

+Yargıtay 18. HD., 2016/3894 E., 2016/9551 K. …6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/…. maddesine göre; “Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır: a-İlgililer arasında uyuşmazlık olmayan haller, b-İlgililerin, ileri sürebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller, c-Hakimin re’sen harekete geçtiği haller.” olmak üzere bu üç ölçütle çekişmesiz yargının genel çerçevesi belirlenerek mümkün olduğunca çekişmesiz yargı işleri sayılarak belirtilmiştir. Aynı Yasanın 382/…-a. …. maddesinde de “Gaiplik kararı” açıkça kişiler hukukundaki çekişmesiz yargı işleri arasında sayılmıştır. Yine adı geçen Kanunun 383. maddesinde “Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda; dava …’ın gaipliğine karar verilmesi istemine ilişkin olup, 29.06.2015 tarihinde ikame edilmiştir. Gaipliğe karar verilmesi davasında 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/…, 382/…-a. … ve 383. maddeleri gereğince sulh hukuk mahkemesi görevli olduğundan işin esasının incelenmesi yerine, yerinde olmayan gerekçe ile asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir…’